Türk ordusu İstanbul’da

06/10/1923

İtilaf Devletleri, İstanbul’un fiilen işgaline 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin hemen ardından başladı ve azınlıkların güvenliğinin sağlanması bahanesiyle kenti 16 Mart 1920’de resmen işgal etti. İstanbul’un yeniden özgürlüğüne kavuşması ise ancak Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından sonra, Mudanya Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla gündeme geldi. Antlaşma, İtilaf Devletleri’nin bir sene içinde İstanbul’u tahliye etmelerini öngörüyordu. 1923 yılı, büyük ölçüde işgal kuvvetlerinin tahliye işlemleriyle geçti. İstanbul’un devir teslim süreci yaklaştıkça şehirde heyecan artıyor, bu durum İstanbul’un ikinci kez fethi gibi algılanıyordu. İşgal kuvvetlerinin tahliyesinin son günü olan 2 Ekim 1923’te, kalan son Fransız, İtalyan ve İngiliz kıtalarıyla birlikte generaller de Dolmabahçe’de yapılan törenle gemilere bindiler. Bu sırada halk, İstanbul’un tüm sahillerini doldurmuştu. Son geminin saat 15.00’te Boğaz’ı terk etmesiyle büyük bir sevinç dalgası şehri sardı. Şükrü Naili Paşa komutasındaki Demir Fırka’nın 6 Ekim günü İstanbul’a girişi ise adeta bir bayram etkisi yarattı. O gün yaşanan sevinci, Akşam gazetesindeki yazısında Falih Rıfkı (Atay) şöyle dile getiriyordu: Beş sene nasıl geçti, tahayyül edebilir misiniz? Size her dakikanın ıstırabını ayrı ayrı nakletmek niyetinde idik, öyle sanırdık ki çekegeldiğimizi dinlemek için sizin ömrünüz, çektiğimizi söylemek için bizim ömrümüz kâfi değildir. Bağrımız o kadar yanıktı, içimiz bu kadar dolu idi. Bugün hepsini unuttuk. Gözlerimizin yaşı kurudu sanıyorduk, bakın meserret yaşımız nasıl akıyor!