Türk heyeti yeniden Lozan’a davet edildi

31/03/1923

Yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığının tüm dünyaca kabul edilmesi anlamına gelen Lozan Antlaşması, hayli iniş çıkışlı bir süreç sonunda imzalandı. İtilaf Devletleri’nin temsilcileri, karşılarında bu kadar dirençli bir Türk heyeti bulmayı beklemiyorlardı. Gerçekten de Kurtuluş Savaşı’nda elde edilen askeri zafere bir de diplomatik zafer eklemeyi amaçlayan Türk tarafı, konferans boyunca birçok konuda oldukça dirençli bir tutum sergiledi. Görüşmeleri Ankara’dan günü gününe takip eden Mustafa Kemal, Türk tarafının isteğini şu sözlerle özetliyordu: Biz barış istiyoruz dediğimiz zaman, “tam istiklal istiyoruz” dediğimizi herkesin bilmesi lazımdır. Bunu istemeye hakkımız ve kudretimiz vardır. Hayli sert geçen görüşmeler sonunda Türk heyeti, 4 Şubat 1923 günü barış şartlarını bir teklif olarak ortaya koydu. İngiliz Heyeti Başkanı Lord Curzon ise, bu teklifi tehdit içeren sözlerle reddetti. Bunun üzerine Türk heyeti görüşmeleri keserek yurda döndü. Ortaya çıkabilecek savaş ihtimali ve izlenecek yollar, TBMM’de yapılan gizli oturumlarda enine boyuna tartışıldı. 6 Mart günü Mustafa Kemal, Meclis’in vardığı kararı şu sözlerle ilan ediyordu: Bu barış projesini kabul etmeye imkân yoktur! Mutlak özgürlük için gerekirse yeni bir savaşın göze alındığını bildiren bu sözler, tüm dünyada yankı yaptı. Ankara hükümeti, hazırladığı barış projesini 8 Mart’ta İstanbul’daki İtilaf Devletleri temsilcilerine iletti. Bu hamleye karşı İtilaf Devletleri temsilcileri de, 31 Mart’ta Londra’da toplanarak, Ankara hükümetini yeniden Lozan’a davet ettiler. Böylece, barışa giden yolun kapısı yeniden aralanmış oldu.