Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edildi

20/01/1921

Yeni Türkiye’nin ilk anayasası olan “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” 20 Ocak 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildi. 23 maddeden oluşan bu kısa anayasa, üç yıl sonra kabul edilecek olan 1924 Anayasası’nın, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk anayasasının da temelini oluşturuyordu. 1921 Anayasası’nın ilk maddesi hâkimiyetin “kayıtsız şartsız milletin” olduğu hükmünü getiriyor, ikinci maddesi yasama ve yürütme erklerini “milletin yegâne ve hakiki temsilcisi” olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne veriyordu. Anayasanın üçüncü maddesi ise, “Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur” hükmünü getiriyordu. Bu ilk üç madde, millet egemenliğine dayalı yeni rejimin temelini oluşturuyordu. Normal şartlarda bir anayasada bulunması beklenen birçok hususun noksan olduğu Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, olağanüstü bir dönemin ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmıştı ve genel olarak Meclis üyeleri tarafından geçici bir düzenleme olarak görülüyordu. Birçok Meclis üyesi, koşullar normale döndükten sonra hilafet ve saltanat makamının otoriteyi yeniden ele alacağını düşünüyor ve mevcut durum, şekil ve yetkinin geçici olduğunu savunuyordu. Hatta Meclis’teki tartışmalar sırasında, birinci maddeye, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu’nun “Hilafet ve Saltanat ile vatan ve milletin istiklâli kurtarılıncaya kadar” geçerli olacağına dair bir hüküm eklenmesi gerektiğini öne sürenler olmuştu. Ancak bu beklenti hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, ertesi yıl saltanat kaldırılacak, Cumhuriyetin ilanından sonra da 1924’te millet egemenliğine ve meclis üstünlüğüne dayalı yeni anayasa kabul edilecekti.