Dil Encümeni ilk toplantısını yaptı

26/06/1928

Arap alfabesinin aslında Türk dilinin ses düzenine uygun olmadığı uzun zamandır kabul edilen bir gerçekti. Bu nedenle de Türkçenin başka bir alfabeyle yazılması, zaman zaman tartışılan bir konuydu. Yakut Türklerinin 1918’de, Azerbaycan Türklerinin de 1922 yılında Latin alfabesini kullanmaya başlaması, Cumhuriyet sonrasında Türkiye’de de bu konuya olan ilgiyi artırmıştı. 1925 yılında mesleki ve teknik öğretimle ilgili görüş almak üzere Türkiye’ye davet edilen Alman eğitimci Dr. Kühne, hazırladığı raporda yazı sisteminin zorluğu nedeniyle okuma yazma eğitiminin uzun süre aldığına dikkat çekiyor ve Türkçeye yakınlığı olan Macar ve Fin dillerine benzer bir transkripsiyon uygulanmasını tavsiye ediyordu. Gerçekten de Harf Devrimi’nden önce Türkiye’de okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 6’yı geçmiyordu. Dr. Kühne’nin raporu, bilinen bir gerçeği bir kez daha su üstüne çıkarmıştı. Bu dönemde pek çok yazar ve aydın bu tartışmalara katıldı. Mustafa Kemal’in Latin alfabesine geçmeye yönelik çalışmaları da, konunun belli bir olgunluğa ulaştığı bu dönemde başladı. 20 Mayıs 1928 tarihinde Maarif Vekâleti, “Latin harflerinin lisanımızda uygulama şekli ve imkânlarını” araştırmak üzere dokuz üyeli bir Dil Encümeni kurdu. Alfabe Encümeni olarak da anılan bu kurul, ilk toplantısını 26 Haziran 1928 tarihinde gerçekleştirdi. Dil Encümeni, yaklaşık bir aylık bir çalışmanın ardından, 41 sayfalık “Elifba Raporu”nu hazırladı. Bu raporun ilanından hemen sonra da Mustafa Kemal Paşa, 8 Ağustos 1928 tarihinde yeni Türk harflerini duyurduğu Sarayburnu konuşmasını gerçekleştirdi. Böylece, Harf Devrimi’ne giden yollar döşenmiş oldu.